You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
She told me that she had bought a CD.
- Bana bir CD aldığını söyledi.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
He received a telegram saying that his mother had died.
- O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
What you are saying does not make sense.
- Söylediğinin anlamı yok.
Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.
- Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.