It is said that her father was killed in a traffic accident.
- Babasının bir trafik kazasında öldüğü söylenmektedir.
It is said that Kazu is the best soccer player in Japan.
- Kazu'nun Japonya'da en iyi futbol oyuncusu olduğu söylenmektedir.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
Please say it in English.
- Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
I'm confident that Tom will do what he says he'll do.
- Tom'un yapacağını söylediği şeyi yapacağına eminim.
Please tell me your address.
- Lütfen adresini bana söyle.
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.
- Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
She began to grumble and then to weep.
- Söylenmeye ve ardından ağlamaya başladı.