تعريف reserving في الإنجليزية التركية القاموس.
- reserve
- {f} rezerve ettirmek
- reserve
- yedek
- reserve
- rezerv
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat.
Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a single room.
- reserve
- {f} ayırmak
Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
- reserve
- {f} ayırtmak
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Üç kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for three.
- reserve
- {i} ihtiyat
- reserving a right
- (Kanun) hakkını mahfuz tutma
- reserving a right
- (Kanun) hakkını mahfuz tutmak
- reserving agent
- (Tekstil) rezerve maddesi
- reserve
- {i} stok
- reserve
- hakkı saklı tutmak
- reserve
- {i} kaynak
- reserve
- (Kanun) karşılık
- reserve
- barındırmak
- reserve
- (Kanun) mahfuz tutmak
- reserve
- şartsız
- reserve
- (Ticaret) yedek ihtiyat
- reserve
- yer tutmak
- reserve
- ağız sıkılığı
- reserve
- (Turizm) yer ayırtmak
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
- reserve
- rezerve
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin.
- If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
- reserve
- rezerve etmek
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
- reserve
- (Kanun) istisna etmek
- reserve
- tersine çevirmek
- reserve
- spor yedek oyuncu
- reserve
- yedek oyuncu
- reserve
- yedekli
- reserve
- yedek güçler
- reserve
- korumak
- reserve
- {f} ayır
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
- reserve
- çekingenlik
- reserve
- tahsis etmek
- reserve
- belirli bir amaç için ayrılmış arazi/bölge
- reserve
- rezervi
- reserve
- {f} ayırtmak: I reserved a table for four at the restaurant. Lokantada dört kişilik bir masa ayırttım
- reserve
- belirli bir amaç için ayrılmış
- reserve
- hakkını muhafaza etmek
- reserve
- {f} tutmak
- reserve
- {i} ön koşul
- reserve
- ayır,v.rezerve et: n.rezerv
- reserve
- ilerisi için saklamak
- reserve
- {f} sonraya bırakmak
- reserve
- ihtiyaten saklamak
- reserve
- saklamak
- reserve
- (Askeri) İHTİYAT: Bir kıtanın geride bulundurulan veya bir muharebenin başlangıcında kati neticeli bir hareket için elde bulunmak üzere harekattan alıkonan kısmı
- reserve
- {i} şart
- reserve
- {f} saklamak, ayırmak: I will reserve
- reserve
- {f} ertelemek
- reserve
- (Tıp) Yedek, ihtiyat (ciğerde bulunan hava artığı gibi)
- reserve
- {i} fon
- reserve
- yedek/rezerv
- reserve
- {i} korumaya alınmış arazi