Ailesini görmek için sabırsızlanıyordu.
 - She was impatient to see her family.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
 - He was very impatient to see his daughter.
Çocuklar genellikle sabırsız ve tez canlı.
 - Children are often impatient and restless.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
 - Tom's a very impatient, angry person.