تعريف probe. في الإنجليزية التركية القاموس.
- sound
- (İnşaat) ses
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
- The ear canal sends sound waves to the eardrum.
Modern Yunanca'da harfleri birleştirerek sesler oluşturabilirsiniz. Örneğin b sesi için μπ'yi, d sesi için ντ'yi, g sesi için γκ'yi ve c sesi için ise τζ'yi kullanabilirsiniz.
- You can make sounds by combining letters in Modern Greek. For example you can use μπ to make the sound b, ντ to make the sound d, γκ to make the sound g and τζ to make the sound dj.
- probe
- (Gıda) ölçüm ucu
- probe
- insansız uzay roketi
- probe
- {i} soruşturma
- probe
- {f} soruşturmak
- probe
- araştırma
- sound
- {i} koy
Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
- I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds.
Bir koyun nasıl ses çıkarır?
- What sound does a sheep make?
- sound
- {s} kuvvetli
- sound
- {f} gibi gelmek: That sounds
- probe
- (Bilgisayar,Teknik) yoklayıcı
- probe
- kontrol çubuğu
- probe
- sondalamak
- probe
- (Askeri) araştırma aracı
- probe
- baskı
- probe
- (Askeri) detaylı inceleme
- probe
- araştırma yapmak
- probe
- yoklamak (sonda vb ile)
- probe
- (İnşaat) uzantı
- probe
- (İnşaat) duyarga
- probe
- soru sorarak sondaj yapmak
- probe
- irdeleme
- probe
- (Askeri) sorgulama
- probe
- inceleme
- probe
- (Tıp) stile
- probe
- mil (tıp)
- probe
- irdelemek
- probe
- test çubuğu
- sound
- akıllıca (davranış)
- sound
- geniş boğaz
- sound
- (Ticaret) iyi durumda
- probe
- sonda
Uzay sondası Voyager 2, 1989'da 4900 kilometrelik Neptün'ü geçti.
- Voyager 2, a space probe, passed within 4900 kilometers of Neptune in 1989.
Uzay sondaları Mars'a indi.
- Space probes have landed on Mars.
- probe
- araştırmak
- probe
- yoklamak
- probe
- (Tıp) Derin yara v.s.'yi sonda ile yoklamak, sondaj yapmak
- probe
- (çubuk/vb.ile) aramak
- sound
- ses çıkarmak
Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?
- What can I do to sound more like a native speaker?
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
- sound
- etki
Tom etkilenmiş görünüyor.
- Tom sounds impressed.
- sound
- salim
Rahatladım, o, eve sağ salim geldi.
- To my relief, he came home safe and sound.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
- sound
- geçerli
- Probe
- (Diş) sond
Uzay sondası Voyager 2, 1989'da 4900 kilometrelik Neptün'ü geçti.
- Voyager 2, a space probe, passed within 4900 kilometers of Neptune in 1989.
Rosetta sondası Philae, 67P / Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına başarıyla indi.
- Rosetta's probe, Philae, has successfully landed on the comet 67P/Churyumov–Gerasimenko.
- probe
- (Tıp, İlaç) Cerrahmili, sonda
- probe
- (Biyoloji) prob
- probe
- {f} (birine) soru sorarak sondaj yapmak
- probe
- (Askeri) ARAŞTIRMA; ARAŞTIRMA ARACI (HV.): Bir şeyin mahiyetini keşfetmek, incelemek ve denemek için faydalanılan şey; özellikle dış uzaya nüfuz etmek için kullanılan, rastlayacağı şartlar hakkında geriye bilgi verecek şekilde imal edilmiş bir deney küresi, Arz uydusu veya diğer aletli araç. Özellikle, bir uzay üzerine veya civarına gönderilen ya da çevresinde bir yörüngeye oturtulan ve üzerindeki aletlerle, bu cisim hakkında elde ettiği bilgileri teometrik veya diğer cihazlarla Arza bildiren aletli bir araç
- probe
- {f} derinlemesine araştırmak
- probe
- (Nükleer Bilimler) prob (bkz. search unit),prob, sonda
- probe
- {f} iskandil etmek
- probe
- araştır
- probe
- {f} deşmek
- probe
- {f} irdelemek; incelemek, araştırmak
- probe
- prob,v.araştırma yap: n.araştırma
- probe
- {f} derinine inmek
- probe
- (Diş Hekimliği) Ağız muayenesinde araştırıcı sonda görevini gören ince, yarı bükülebilir kıvrık uçlu el aleti
- probe
- {f} (sonda v.b. ile) yoklamak; sondalamak, sondaj yapmak
- probe
- {i} mil [tıp.]
- probe
- {f} sonda ile yoklamak
- probe
- araştırma/sonda
- probe
- {i} derinlemesine araştırma
- probe
- {f} sonda koymak
- probe
- mil
- sound
- {f} sondayla bakmak
- sound
- {f} muayene etmek
- sound
- {f} söylemek
- sound
- (fiil) ses vermek, ses çıkarmak, çalınmak, etki bırakmak, çalmak, belli etmek, söylemek, muayene etmek, iskandil etmek, araştırmak, sondayla bakmak, sonda ile yoklamak, derıne dalmak (balina), ağzını aramak
- sound
- {f} araştırmak
- sound
- {f} belli etmek
- sound
- {i} haliç
- sound
- deliksiz bir şekilde