Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
- Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
Tom raporu hazırlamakla sorumludur.
- Tom is responsible for preparing the report.
Meg kahvaltı hazırlanıyor.
- Meg is preparing breakfast.
O, üniversite için hazırlanıyor.
- She is preparing for college.
O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
- She is busy preparing for the trip.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
- Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
Olacak şeye Tom'u hazırlamak için elimizden geleni yaptık.
- We did our best to prepare Tom for what was going to happen.
Listeyi hazırlamak için zamana ihtiyacımız var.
- We need time to prepare the list.
Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
- It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
Test için hazırlanmak zorundayım.
- I have to prepare for the test.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
- I'm prepared to do that now.
We prepared the spacecraft for takeoff.
... are preparing ourselves. ...
... And I was thinking about this as we were preparing for this ...