pinsel

listen to the pronunciation of pinsel
ألمانية - التركية
الإنجليزية - التركية

تعريف pinsel في الإنجليزية التركية القاموس.

brush
fırçalamak

Dişlerimi fırçalamak isterim. - I'd like to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak zorundayım. - I've got to brush my teeth.

brush
{f} süpürmek
brush
{i} ressam
brush
{i} hafif dokunuş
brush
{i} kuyruk (tilki)
brush
{f} sıyırmak
brush
sürtünme
brush
çalılık
brush
çalı

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. - Before going to work in Paris I need to brush up my French.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. - Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.

brush
temas
brush
hafifçe değmek
brush
sürtünmek
brush
Çalılık, fundalık
brush
fırça,v.fırçala: n.fırça
brush
özellikle tilki kuyruğu
brush
tilki kuyr
brush
(Tekstil) 1. fırça 2. fırçalamak
brush
(fiil) fırçalamak; süpürmek, sürtünmek; değmek, sıyırmak
brush
(Tıp) Fırça, elleri veya diğer bir oluşumu (diş v.s.) temizleme amacıyla kullanılan sert kıldan yapılmış araç
ألمانية - الإنجليزية
paint-brushes
brush
paint-brush
paint brushes
paintbrush

Not everyone who has a paintbrush in their hand is a painter. - Nicht jeder, der einen Pinsel in die Hand nimmt, ist ein Maler.

paint brush
brushes

Whose brushes are these? They are Picasso's. - „Von wem sind diese Pinsel?“ — „Sie sind von Picasso.“

paintbrushes
arroganter Pinsel/Fatzke
pompous ass