çalılık

listen to the pronunciation of çalılık
التركية - الإنجليزية
thicket

Sami hid in a dense thicket. - Sami yoğun bir çalılık içinde saklandı.

shrubbery
heath
bushes

He hid in the bushes so that they would not see him. - O, onlar onu görmesinler diye çalılıkların arkasına saklandı.

Tom was hiding in some bushes. - Tom bazı çalılıklarda saklanıyordu.

brake
braky
copse
scrubby
scrub
brushwood
spinney
coppice
thicket, shrubbery, brushwood, scrub, copse, coppice, heath
thicket; maquis; scrub
undergrowth
moor
brush
underbrush
bushy
underwood
bushwood
shrubby
covert
bosk
bush

A bird in the hand is worth two in the bush. - Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir.

Hundreds of police and volunteers are searching thick bushland for a missing three-year-old boy. - Yüzlerce polis ve gönüllü yoğun çalılık alanda üç yaşındaki kayıp çocuğu arıyor.

dogwood
shaw
boscage
çalılık arazi
bush
çalılık arazi
moor
çalılık arazide oturan kimse
Bushman
ağaç altındaki çalılık
underbrush
bodur çalılık
scrub
sık çalılık
brushwood
ağaç altındaki çalılık
undergrowth
gür çalılık
(Tabiat Doğa) de: Buschland von immergrünen Zwergeichen chaparral
التركية - التركية
Çalısı çok olan yer: "Bağ tarafında, çalılıkların arkasına gizlenmiştim."- A. Ş. Hisar
Çalısı çokça olan yer
funda
çalılık
المفضلات