pençeli

listen to the pronunciation of pençeli
التركية - الإنجليزية
powerful (person)
(shoe) which has been soled
aggressive, (someone) who's always ready to lash out (verbally) at others; who's always ready for a fight
(animal) which has a paw or claw; taloned (bird)
taloned
pençe
claw

Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion. - Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

The cat retracted its claws. - Kedi, pençelerini geri çekti.

pençe
paw

I saw a dog with one paw bandaged. - Bir pençesi bandajlı bir köpek gördüm.

Your dog has huge paws! - Senin köpeğinin büyük pençeleri var!

pençe
sole
pençe
unguis
pençe
clutch
pençe
talon
pençe
sole (of a shoe)
pençe
to claw
pençe
dog's tooth
pençe
clutches; grip
pençe
(kuş) talon
pençe
tap
pençe
tooth resembling that of a dog
pençe
paw; claw
pençe
talon; fang
pençe
tooth of a venomous snake
pençe
paw, claw, talon; (ayakkabı) sole
pençe
pounce
pençe
animal foot
pençe
(ayakkabı) cleat
pençe
{i} grasp
pençe
clutches
pençe
ungula
pençe
fang
التركية - التركية
Pençe vurulmuş (ayakkabı)
Pençesi olan
Sataşkan
Güçlü
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) f. El ayası ile beş parmağın tamamı
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Eskiden Şark hükümdarlarının imza yerine ellerini kırmızı boyaya sürüp, kâğıdın üstüne basmalarıyla olan şekil, tuğra
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Mc: Kuvvet. Savlet, satvet
pençe
El: "Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı."- A. Gündüz
pençe
Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
pençe
El
pençe
(Osmanlı Dönemi) el ayası ile beş parmağın tamamı
pençe
Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç
pençe
Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları: "Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı."- M. Ş. Esendal
pençe
Ayakkabının tabanındaki kösele
pençe
Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç: "Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmağa başlıyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
pençeli
المفضلات