Ben onun sağlığı hakkında endişeliydim.
 - I was worried about his health.
Öğretmen Tom'un sık sık sınıfta bulunmamasından endişeliydi.
 - The teacher was worried by Tom's frequent absence from class.
Herkes kaygılı ve endişeli.
 - Everyone is concerned and worried.
Gerçekten kaygılı görünüyorsun.
 - You look really worried.
Endişeli olmak elimde değil.
 - I can't help being worried.
Salgın konusunda gereksiz yere endişeli olmak için hiçbir sebep yoktur.
 - There is no reason to be unnecessarily worried about the outbreak.
Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
 - I've got a good reason to be worried.
Üzgünüm. Tom kız kardeşinin kazasından beri hiç kimseyle konuşmuyor.
 - I'm worried. Tom hasn't been talking to anyone since his sister's accident.
Tom bir İngilizce testin sonucu hakkında üzgün görünüyordu.
 - Tom looked worried about the result of an English test.