Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
 - Mother divided the cake into three parts.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
 - I intend to take my position as a third party.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Yarın akşam bir partimiz var.
 - We have a party tomorrow evening.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
 - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
 - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
 - The seats were reserved for the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
 - I have no idea why you want to part with that.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
 - No one was in a hurry to leave the party.