The DVD player replaced the videotape player.
- DVD oynatıcı, video kaset oynatıcının yerini aldı.
I tried to get Tom and Mary to play with John.
- Tom ve Mary'yi John'la oynatmaya çalıştım.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
He is fond of playing tennis.
- O, tenis oynamaya düşkün.
She used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
He used to play poker with us.
- O, bizimle poker oynardı.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Children play with toys.
- Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.
Don't play with that gun. It's not a toy.
- O silahla oynama, o bir oyuncak değil.