oynak

listen to the pronunciation of oynak
التركية - الإنجليزية
{s} loose

Actually she is a loose woman. - Aslında o oynak bir kadın.

{s} playful

Her playful teasing galvanized him into action. - Onun oynak alayı onu harekete geçirdi.

frolicsome
moving, playing; unreliable, unstable; playful, frisky, lively, active; skittish, flirtatious; wobbly; joint, articulation
coquettish
ludic
flirtatious
lively, frisky, active; mobile; flickering
mobile
frivolous but charming (woman)
skittish
a rhythmic pattern in Turkish music
frisky

I'm feeling a little frisky. - Kendimi biraz oynak hissediyorum.

mech. loose, (something) which has play in it
unstable
wavering, vacillating, irresolute
(Anatomi) (a) joint
(Anatomi) joint
hinge
knee
(Anatomi) articulation
unreliable
moving
fickle
limber
wobbly
frisk

I'm feeling a little frisky. - Kendimi biraz oynak hissediyorum.

wonky
high-spirited
volatile

She had a very volatile relationship with her sister. - Onun, kız kardeşiyle çok oynak bir ilişkisi vardı.

Sami described Layla as a someone who was highly volatile. - Sami, Leyla'yı hayli oynak bir kişi olarak tanımladı.

scherzando
highspirited
oynak ateş
path. remittent fever
oynak bir biçimde
scherzando
oynak bobin
moving coil
oynak denge
unstable equilibrium
oynak durum
unstable state
oynak eklemli
double jointed
oynak eklemli
loose jointed
oynak eklemli
jointed
oynak hava
lilt
oynak kemiği
(Konuşma Dili) kneecap
oynak kız
quean
oynak parça
rider
oynak plaka
swash plate
oynak yeri
joining, juncture
oynak şarkı söylemek
lilt
eklemleri aşırı oynak kimse
double jointed
kedi yavrusu gibi oynak olma
kittenishness
milli oynak
pin hinge
التركية - التركية
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
Davranışları ağırbaşlı olmayan
Hareket, canlılık veren
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli: "Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı, korkuya benzer bir ürperti geçirilir."- S. Ayverdi
Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız): "Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu."- R. N. Güntekin
Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem)
Değişken, kararsız
Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem): "Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik..."- P. Safa
oynak duygu
(Psikoloji, Ruhbilim) İstikrarsız, değişken, abartılı ve kontrolsüz duygu dışavurumu; duygu salınımları ve sinirlilik. Sıklıkla salınımlı rahatsızlık, çift kutuplu rahatsızlık, kaygı bozuklukları, bazı kişilik bozuklukları ve organik beyin sendromu gibi rahatsızlıklarda yaygın bir semptomdur
oynak duygulanım
(Psikoloji, Ruhbilim) İstikrarsız, değişken, abartılı ve kontrolsüz duygu dışavurumu; duygu salınımları ve sinirlilik. Sıklıkla salınımlı rahatsızlık, çift kutuplu rahatsızlık, kaygı bozuklukları, bazı kişilik bozuklukları ve organik beyin sendromu gibi rahatsızlıklarda yaygın bir semptomdur
oynak kemiği
Diz kapağı kemiği
oynak
المفضلات