ortalı

listen to the pronunciation of ortalı
التركية - الإنجليزية
(Ticaret) associate
centered
orta
{s} central

Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states. - Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.

He's back from his travels in Central Asia. - Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.

orta
medium

Television is obsolete as a medium in any case. - Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.

I like my steak medium. - Bifteğimi orta büyüklükte severim.

orta
mean

This does not mean that they have nothing in common with other peoples. - Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.

Tom doesn't have a mean bone in his body. - Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.

orta
middle

This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages. - Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.

The middle finger is the longest. - En uzun parmak orta parmaktır.

orta
mid

The tiger laid in the middle of the cage. - Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.

Don't speak in the middle of a lesson. - Dersin ortasında konuşma.

orta
moderate

Moderate exercise will do you good. - Orta derecede egzersiz sana iyi gelecektir.

Moderate exercise will refresh both mind and body. - Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.

Orta
(Tıp) medius
orta
center

We sat in the center of the room. - Odanın ortasına oturduk.

You hit the center of the target. - Hedefin ortasından vurdun.

orta
mediocre
orta
{i} midst

Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about. - Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.

America is in the midst of a drug overdose epidemic. - Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.

orta
centre point
orta
indifferent
orta
(Dilbilim) half open
orta
counter
orta
in-between
orta
(Meteoroloji) mediocris
orta
cross-ball
orta
med

The Medieval Era gave way to the Renaissance. - Orta çağ Rönesansa yol açtı.

I like my steak cooked medium rare. - Bifteğimi orta pişmiş severim.

orta
center point
orta
mid-

These tire tracks were made by a mid-size vehicle. - Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.

She married again in her mid-forties. - Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.

orta
normal

I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus! - Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.

His normal position is third baseman. - Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.

orta
medial
orta
median
orta
midpoint
orta
middling
orta
average

What is the value of an average home in your area? - Bölgenizdeki ortalama bir evin değeri nedir?

She reads on average three or four books a week. - O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.

orta
tolerable
orta
fair to middling
orta
mezzo
orta
intermediate

Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned. - Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

orta
centre
orta
fair
orta
media
orta
centro-
orta
the middle
orta
ın the middle
orta
of medium
orta
phys. place, locus, field
orta
meso

The earliest civilizations arose in Mesopotamia. - En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance? - Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?

orta
middle, central (thing)
orta
middle, centre; central; average, medium, middle, middling; intermediate; moderate, tolerable; mediocre, indifferent
orta
middle, middle part, central part
orta
mediate
orta
mesne
orta
centre [Brit.]
orta
intermediate , medium
orta
bosom
orta
in between
orta
mesial
orta
passable
orta
secondary

He attended only secondary school. - O sadece ortaokula devam etti.

I am a teacher in the secondary school. - Ben ortaokulda bir öğretmenim.

orta
moderate; average, middling
orta
intermediary
orta
{i} C
orta
centripetal
orta
ides
orta
midway
orta
center,centre
orta
inbetween
التركية - التركية
Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden olan
Orta
vasat
Orta
(Osmanlı Dönemi) CEVŞ
Orta
(Osmanlı Dönemi) VASÎT
Orta
midi
orta
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer: "Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler."- Y. K. Karaosmanoğlu
orta
Orantı
orta
Yeniçeri ocağında tabur
orta
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm: "Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler."- Ö. Seyfettin. İyi ile kötü arasındaki durum, hâl
orta
Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş
orta
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
orta
İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
orta
Topluluk içinde, arasında
orta
Her iki yanda kendi türünden eşit sayıda nesneler bulunan
orta
Görünür, algılanır durum: "Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır."- H. Taner
orta
Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş: "Aut çizgisinden nefis bir orta..."- H. Taner
orta
Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
orta
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm
orta
Görünür, algılanır durum
orta
İçinde, arasında
orta
Her iki yanda kendi türünden eşit sayıda nesneler bulunan: "Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu."- R. H. Karay. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
orta
Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
orta
Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre
orta
Eğitimde zayıf ile iyi arasındaki derece
orta
İyi ile kötü arasındaki durum, hâl
ortalı
المفضلات