Fırsatların geçip gitmesine izin vermeyin.
- Don't let opportunities pass by.
Buralardaki insanların yüzmek için çok fırsatları yok.
- People around here don't have many opportunities to swim.
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
- In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
İnsanın imkânları yalnızca hayal gücü ile sınırlıdır.
- The opportunities of man are limited only by his imagination.
O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
O, fırsatı iyi kullandı.
- He made good use of the opportunity.
Tom başka bir şansı hak ediyor.
- Tom deserves another opportunity.
Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.
- Sami went to Canada, looking for opportunity.
... And so I was trying to always be ready for opportunities ...
... And the problems or the opportunities that you have ...