الإنجليزية - التركية
تعريف 1 a problem which does not have a clear solution 2 someone's assignment في الإنجليزية التركية القاموس.
- opportunity
- fırsat
O, fırsatı iyi kullandı.
-He made good use of the opportunity.
Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
-You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- opportunity
- olanak
- opportunity
- {i} fırsat, elverişli durum
- opportunity
- uygun zaman
- opportunity
- münasebet
- opportunity
- elverişli zaman
- opportunity
- firsat çıkmak
- opportunity
- {i} şans
Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.
-There is no security on this earth; there is only opportunity.
Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.
-One day, all children in Malaysia will have the opportunity to attain an excellent education.
- opportunity
- {i} uygun durum
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف 1 a problem which does not have a clear solution 2 someone's assignment في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- opportunity
1 a problem which does not have a clear solution 2 someone's assignment
الواصلة
1 a prob·lem which does not have a clear so·lu·tion 2 someone's as·sign·mentالنطق
Resimler
المفضلات