operating or living or growing on land

listen to the pronunciation of operating or living or growing on land
الإنجليزية - التركية

تعريف operating or living or growing on land في الإنجليزية التركية القاموس.

land
{i} toprak

Bu ev ve bu topraklar benim! - This house and this land are mine.

Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir. - Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.

land
{i} arsa

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı. - He bought the land for the purpose of building a house on it.

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı. - He bought the land for the purpose of building his house on it.

land
yere inmek
land
land up eninde sonunda varmak
land
karaya

İpe sıkıca tutunarak karaya güvenli bir şekilde geldim. - Holding on to the rope firmly, I came safely to land.

Ne zaman karaya çıkacağız? - When are we going to land?

land
arazi, toprak
land
{i} ülke

Amerika fırsatlar ülkesidir. - America is the land of opportunity.

Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir. - This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.

land
{f} çakmak

Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin. - The landscape was cold and sharp as flint.

land
durmak
land
(Askeri) (S) SET, SETLER: Bir silahın namlusunda yivler arasında kalan yüksek kısımlar
land
inmek

Kartal yere inmek üzere. - The eagle is about to land.

Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz. - We're looking desperately for a place to land.

land
vatan
land
karaya indirmek
land
kişisel arazi
land
(Ticaret) doğal kaynaklar
land
(Mühendislik) faz

Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip. - Tom has had that land for more than thirty years.

O çok fazla arazi tutuyor. - He holds a lot of land.

land
(Havacılık) iniş yapmak

Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı. - Sami was forced to make an emergency landing.

land
(fiil) karaya çıkmak, yere inmek, düşmek, karaya ayak basmak, yenmek, kazanmak, indirmek, karaya çıkartmak, sokmak, çakmak, vurmak, yapmak
الإنجليزية - الإنجليزية
terrestrial
land
operating or living or growing on land

    الواصلة

    operating or li·ving or grow·ing on Land

    التركية النطق

    ôpıreytîng ır lîvîng ır grōîng ôn länd

    النطق

    /ˈôpərˌātəɴɢ ər ˈləvəɴɢ ər ˈgrōəɴɢ ˈôn ˈland/ /ˈɔːpɜrˌeɪtɪŋ ɜr ˈlɪvɪŋ ɜr ˈɡroʊɪŋ ˈɔːn ˈlænd/
المفضلات