الإنجليزية - التركية
تعريف one of the larger species, having a jellylike appearance في الإنجليزية التركية القاموس.
- jellyfish
- denizanası
Sahilde birçok denizanası var.
-There are many jellyfish at the beach.
Hayat bir denizanası için bile güzel muhteşem bir şeydir.
-Life is a beautiful magnificent thing, even to a jellyfish.
- jellyfish
- deniz anası
Tom bir deniz anası tarafından sokuldu.
-Tom got stung by a jellyfish.
- jellyfish
- denizısırganı
- jellyfish
- (deyim) süt çocuğu
- jellyfish
- {i} k.dili. kararsız kimse
- jellyfish
- {i} pısırık
- jellyfish
- su medüzu
- jellyfish
- medüz
- jellyfish
- {i} muhallebi çocuğu
- jellyfish
- denizana
Tom kendini denizanası araştırmasına adıyor.
-Tom is devoting himself to jellyfish research.
Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.
-Most jellyfish stings aren't deadly, but many are pretty painful nonetheless.
- jellyfish
- dili kararsız kimse
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف one of the larger species, having a jellylike appearance في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- jellyfish
one of the larger species, having a jellylike appearance
الواصلة
one of the larg·er species, ha·ving a jel·ly·like ap·pear·anceالنطق
Resimler
المفضلات