onarmak

listen to the pronunciation of onarmak
التركية - الإنجليزية
repair

It'll cost about 2,000 yen to repair it. - Onu onarmak yaklaşık 2,000 yen'e mal olacak.

Is it possible to repair the washing machine? - Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?

mend

It is never too late to mend. - Onarmak için asla çok geç değil.

I want to mend this watch. - Bu saati onarmak istiyorum.

fix

It'll cost $300 to fix it. - Bunu onarmak 300 dolara mal olacak.

I'm here to fix the broken window. - Kırık camı onarmak için buradayım.

restore
renovate

I'd like to renovate the house. - Evi onarmak istiyorum.

refit
to repair; to restore
(Hukuk) to repair

Is it possible to repair the washing machine? - Çamaşır makinesini onarmak mümkün müdür?

Our task is to repair a wall. - Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.

doctor
redress
tinker up
to repair, to mend, to fix, to recondition; to restore, to renovate
remedy
patch up
debug
relay
rebuild
overhaul
do up
do sth up
service
recondition
{f} rehabilitate
onar
{f} mend

Tom is still trying to mend fences. - Tom hâlâ çitleri onarmaya çalışıyor.

These new shoes already want mending. - Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.

onarma
patch
onarma
(Ticaret) troubleshooting
onar
{f} repaired

This broken vase cannot be repaired. - Bu kırık vazo onarılamaz.

About how much would it cost to have this chair repaired? - Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?

onar
{f} mending

These new shoes already want mending. - Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.

My socks are in need of mending. - Çoraplarımın onarıma ihtiyacı var.

onarma
refit
onarma
debugging
onarma
reparation
onar
{f} fixed

You should've fixed it right away. - Bunu hemen onarmalıydınız.

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

onar
fix

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

They're here to fix the heating system. - Onlar ısıtma sistemini onarmak için buradalar.

fıçı onarmak
cooper
onar
recondition
onar
{f} repair

This car needs repairing. - Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.

Tom knows how to repair computers. - Tom bilgisayarları nasıl onaracağını biliyor.

onarma
repair; restoration
onarma
instauration
oturma yerini onarmak
seat
örerek onarmak
darn
التركية - التركية
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek. İşlenen bir kusuru veya yapılan bir yanlışlığı giderecek veya önleyecek davranışlarda bulunmak
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek
İşlenen bir kusuru veya yapılan bir yanlışlığı giderecek veya önleyecek davranışlarda bulunmak
Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek
tamir etmek
onar
On sayının üleştirme sayı sıfatı, her birine on; her defasında onu bir arada
onarma
Onarmak işi: "Günün birinde kolları sıvayıp ve eline irili ufaklı aletler alıp bunu onarmaya kalkışmıştı."- Y. K. Karaosmanoğlu
onarma
Onarmak işi