Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.
- He was never officially charged with spying.
Kendisini resmen aday olarak ilan etti.
- He officially announced himself as a candidate.
Resmi olarak tatildeyim.
- I'm officially on vacation.
Ulusal Brukenthal Müzesi Romanya'da resmi olarak açılan ilk müzedir.
- The national Brukenthal Museum is the first museum that opened officially in Romania.
Gümrük memurları kutuları inceledi.
- The customs officials examined the boxes.
Memur bir park yeri alma ricasının reddedildiğini Bob'a bildirdi.
- The official informed Bob that his request for a parking permit had been rejected.
Resmî evrakları imzalayamadı.
- He could not sign official papers.
Onun resmî iş görevleri nelerdir?
- What are his official job duties?
Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
- Canadian officials weighed the supplies of each man.
Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
- He asked the officials to lift the ban.
Bir gümrük görevlisi, bavulumu açmamı istedi.
- A customs official asked me to open my suitcase.
Gümrük görevlileri Tom'u tepeden tırnağa aradılar.
- Customs officials carried out a full body search on Tom.
offical support for disabled students in METU.
Bazı memurlara rüşvet verilmiş olabilir.
- Some officials may have been corrupted.
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
- The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
Devlet memurları bütün fabrikaları denetlediler.
- Government officials inspected all factories.
Bu devlet memurları rüşvetçidir.
- These government officials are corrupt.
an official drug or preparation.
an official statement or report.
official duties.
... philip is officially ...