objekti̇f

listen to the pronunciation of objekti̇f
التركية - الإنجليزية

تعريف objekti̇f في التركية الإنجليزية القاموس.

objektif
lens
objektif
objective

From an objective viewpoint, his argument was far from rational. - Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.

I may not be completely objective. - Tamamen objektif olmayabilirim.

objektif
(Ticaret) impartial
objektif
disinterested
objektif
even-handed
objektif
(Fotoğrafçılık) object-glass
objektif
gap
objektif
detached
objektif
phil. objective (as opposed to subjective)
objektif
object glass
objektif
clinical
objektif
practical
objektif
even handed
objektif
optics, phot. (an) objective
objektif
objective, unbiased
objektif
objective, detached, disinterested " nesnel; objective, objective glass
objektif hukuk
(Kanun) law
objektif hızı
(Bilgisayar) shutter speed
objektif olmak
To objectively
objektif ayar büyüteci
(Fotoğrafçılık) focusing magnifier
objektif ayarı bileziği
(Fotoğrafçılık) focusing ring
objektif bir biçimde
detachedly
objektif camı
object glass
objektif camı
object lens
objektif değer
(Ticaret) objective value
objektif kapağı rica ediyorum
I'd like a lens cap
objektif kaplaması
(Fotoğrafçılık) lens coating
objektif kavrama gücü
(Fotoğrafçılık) lens covering power
objektif mercek
objective lens
objektif olarak
objectively

My culture is objectively superior to theirs. - Benim kültürüm objektif olarak onlarınkinden daha üstün.

objektif olarak
disinterestedly
objektif rica ediyorum
I'd like a lens
objektif çapı
aperture of objective
objektif
objective glass
zoom objektif
(Fotoğrafçılık) zoom lens
anastigmat objektif
field flattener
ağsı objektif
reticule
balıkgözü objektif
fish-eye lens
balıkgözü objektif phot
fish-eye objective
ek objektif
auxiliary lens
kamera veya objektif karşısında rahatsızlık duyan
camera shy
taksimatlı objektif
reticle
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Gaye
(Osmanlı Dönemi) Fr. Hakikatı olduğu gibi aksettiren
(Osmanlı Dönemi) Fotoğraf makinası ve dürbün gibi cihazlardaki mercekler
(Osmanlı Dönemi) Fls: Varlıkla alâkalı
(Hukuk) Nesnel, tarafsız, yansız, taraf tutmaksızın, herhangi bir şeyin etkisinde kalmaksızın
objektif
Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün gibi optik aletlerle cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek veya mercek sistemi: "Örtümün aralığında objektifin bebeksiz gözü bakıyor."- F. R. Atay
objektif
Nesnel, afaki: "Olayları elden geldiğince objektif bir şekilde vermeye özen gösterirdi."- H. Taner
objektif
Nesnel, afaki
objektif
Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün gibi optik aletlerle cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek veya mercek sistemi
objektif olmak
Tarafsız davranmak
objektif olmak
Nesnel olmak
balıkgözü objektif
Normal objektiflerden çok daha geniş açıyı alan ve görüntüyü dış bükey ayna görüntüsü biçiminde veren objektif türü
الإنجليزية - التركية

تعريف objekti̇f في الإنجليزية التركية القاموس.

objektif karşısına geçmek
pose for a camera
objekti̇f
المفضلات