not to be broken; holding or binding fast; tenacious

listen to the pronunciation of not to be broken; holding or binding fast; tenacious
الإنجليزية - التركية

تعريف not to be broken; holding or binding fast; tenacious في الإنجليزية التركية القاموس.

iron
{f} ütülemek

Gömleğimi ütülemek zorundayım. - I have to iron my shirt.

Onların işi giysileri ütülemek. - Their job is to iron clothes.

iron
{i} demir

Demir yararlı bir metaldir. - Iron is a useful metal.

Altın demirden daha ağırdır. - Gold is heavier than iron.

iron
{i} ütü

Bu kumaş iyi ütülenir. - This cloth irons well.

Gömleğin ütülenmesi gerekiyor. - The shirt needs ironing.

iron
{s} demirden yapılmış

Köprü demirden yapılmış. - This bridge is made of iron.

Bizim çit demirden yapılmıştır. - Our fence is made of iron.

iron
maden üçlü golf sopası
iron
{s} sıkı

Tom'un Mary'nin cinayet gecesi için sıkı bir mazereti var. - Tom has an ironclad alibi for the night of Mary's murder.

iron
{i} golf sopası
iron
demir gibi
iron
merhametsiz
iron
demir şurubu
iron
zalim
iron
{i} zincir
iron
{f} zincire vurmak
iron
{i} maden uçlu golf sopası
iron
sabit
iron
{f} prangalamak
iron
{f} demir kaplamak
not to be
olmamak

Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım. - I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.

Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu. - To be or not to be, that is the question.

الإنجليزية - الإنجليزية
iron