noice

listen to the pronunciation of noice
الإنجليزية - التركية

تعريف noice في الإنجليزية التركية القاموس.

nice
{s} hassas
nice
güzel bir şekilde

Leyla güzel bir şekilde giyindi. - Layla dressed nicely.

O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil. - That's not a very nicely asked question.

nice
kıyak
nice
güzel

Havanın güzel olacağını umuyorum. - I hope it will be nice.

Ne güzel bir sürpriz! - What a nice surprise!

nice
duyarlı
nice
kötü

Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır. - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.

O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz. - He is very nice. He never speaks ill of others.

nice
tatlı

Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel. - The melon smells sweet and tastes very nice.

O, tatlı genç bir adam oldu. - He became a nice young man.

nice
yakşı
nice
kibar

O, kibar genç bir adamla tanıştı. - He met a nice young man.

Tom'un çok kibar olduğunu hatırlamıyorum. - I don't remember Tom being so nice.

nice
iyi

Havanın o kadar iyi olması tesadüftür. - It is lucky that the weather should be so nice.

Şu odadaki masa çok iyi. - The table in that room is very nice.

nice
yanlış
nice
nazik

Hemşireler çok nazik. - The nurses are very nice.

O aslında nazik bir insandır. - He is basically a nice man.

nice
{s} hoş

Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu. - I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.

Bunlar iki hoş resimdir. - These are two nice pictures.

nice
cazip
nice
iyice yanmış
nice
nicenessincelik
nice
{s} latif, tatlı
nice
{s} dakik
nice
latifçe
nice
dakik olma
الإنجليزية - الإنجليزية
nice

'Ye be noice chaps,' said John, looking steadily round. 'What's to do here, thou yoong dogs?'.