nişanlama

listen to the pronunciation of nişanlama
التركية - الإنجليزية
aiming
betrothal
espousal
betroth
nişanlamak
engage
nişanla
affiance
nişanla
betrothed

When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance. - Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı.

nişanla
betroth

When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance. - Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı.

You are invited to a betrothal party a week from now. - Sen şimdiden bir haftalık bir nişanlanma partisine davetlisin.

nişanlamak
betroth
nişanlamak
to engage, to betroth; to take aim at
nişanlamak
to take aim at; to aim (one's weapon) at
nişanlamak
to engage, betroth, or affiance (someone) to
nişanlamak
affiance
التركية - التركية
Nişanlamak işi
Nişanlamak
yavuklamak
nişanlamak
Bir hedefi vurmak için silâh, taş vb.ye belli bir doğrultu vermek
nişanlamak
Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak: "Ali Ağanın kızını yarı yalvarma, yarı yıldırma ile bana nişanlayıvermişlerdi."- S. F. Abasıyanık
nişanlamak
Bir hedefi vurmak için silah, taş vb.ne belli bir doğrultu vermek
nişanlamak
Bir şeyin yerini belirtmek, işaretlemek, nişan koymak
nişanlamak
Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak
nişanlama
المفضلات