Maalesef bu şarkının sözlerini bulamıyorum.
- Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
Whilom in Albion's isle there dwelt a youth, / Who ne in virtue's ways did take delight .
Sting, né Gordon Sumner.
My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
- Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.
Tom intends to go regardless of the weather.
- Tom hava durumu ne olursa olsun gitmek niyetinde.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
When can I swim here?
- Ne zaman burada yüzebilirim?
Unfortunately, you cannot bring him along.
- Ne yazık ki, onu yanınızda getiremezsiniz.
Unfortunately I hardly speak any German.
- Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya giderdi?
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
How about going out for a walk?
- Yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
How long did they live in England?
- Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
She told me how it was wrong to steal.
- O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
You have such a beautiful name.
- Ne kadar da güzel bir adın var.
Tom and Mary were a perfect couple. It's such a shame.
- Tom ve Mary mükemmel bir çiftti. Ne kadar utanç verici.
I didn't want to go anyway.
- Ne olursa olsun gitmek istemedim.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Come whenever you want.
- Lütfen ne zaman istersen gel.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
It's good now; neither too heavy nor too light.
- O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
How much money was saved in preparation for the summer vacation?
- Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
How much did you pay for him?
- Onun için ne kadar ödedin?
However hard I try, I can never catch up with him.
- Ne kadar denesem de,ona asla yetişemem.
However hard you may try, you will not be able to do it.
- Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
Come what may, we must remain cheerful.
- Ne olursa olsun, neşeli kalmalıyız.
Come what may, I will not break my word.
- Ne olursa olsun ben sözümü bozmam.
Sadly, the world is full of idiots.
- Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Batten doors are sadly falling out of fashion.
- Ne yazık ki çakma kapıların modası geçiyor.
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
What time do you open?
- Ne zaman açıyorsunuz?
What kind of person do you think I am?
- Ne çeşit bir insan olduğumu düşünüyorsun?
What kind of woman do you think I am?
- Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?
What about next Sunday?
- Önümüzdeki Pazara ne dersin?
What about having fish for dinner?
- Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?
Just how hungry are you?
- Sadece ne kadar açsın?
Tom discovered just how gullible Mary was.
- Tom sadece Mary'nin ne kadar saf olduğunu keşfetti.
What's the matter? You look pale.
- Ne oldu? Solgun görünüyorsun.
What's the matter, Tom? Are you crying?
- Ne oldu, Tom? Ağlıyor musun?
Markku at any rate is not to blame.
- Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
At any rate, we can't change the schedule.
- Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
ne tür müzikleri seversin?.
The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.
- Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.
Talking of music, what kind of music do you like?
- Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
What kind of man are you?
- Sen ne biçim bir adamsın?
What kind of question is that? Do you really expect me to answer that?
- Bu ne biçim bir soru? Gerçekten onu cevaplamamı bekliyor musun?
Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
Tom doesn't speak either French or English.
- Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
What is a cancer cell like?
- Bir kanser hücresi ne gibidir?
What kind of problems do you anticipate?
- Ne gibi sorunlar bekliyorsunuz?
How nice to be in Hawaii again!
- Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
Tom! How nice to see you again!
- Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve amcan var?
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve dayın var?
Do you happen to know what happened?
- Ne olduğunu biliyor musun?
Guess what happened to me.
- Bil bakalım,bana ne oldu?
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
Please don't smoke cigarettes no matter what.
- Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
I'll be there rain or shine.
- Ne olursa olsun orada olacağım.
Tom goes jogging every morning, rain or shine.
- Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.
In any case, you are wrong in your conjecture.
- Ne olursa olsun, varsayımında hatalısın.
In any case, I won't change my mind.
- Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.