It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
His opinion will probably be accepted.
- Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
Other life probably exists out there and perhaps in many places.
- Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
Perhaps it's just a coincidence.
- Muhtemelen sadece bir tesadüftür.
I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
- Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
Which team is likely to win?
- Muhtemelen hangi takım kazanacaktır?
Tom is likely to be back soon.
- Tom muhtemelen yakında dönecektir.
If you do your best, you're likely to succeed.
- Elinizden geleni yaparsanız, muhtemelen başarırsınız.
Presumably, the parrot escaped from the cage.
- Muhtemelen papağan kafesten kaçtı.
Presumably, he buys them abroad.
- Muhtemelen, o onları yurt dışından satın alıyor.
Tom will likely be suspicious.
- Tom muhtemelen şüpheli olacak.
Tom said Mary was likely to be suspicious.
- Tom Mary'nin muhtemelen şüpheli olacağını söyledi.