Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Acıya katlanmanın birçok yolu var.
- There are various ways of enduring the pain.
Biz değişik başlıklarda konuştuk.
- We talked about various topics.
Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
- Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
Tom'un birden fazla kız arkadaşı var mı?
- Does Tom have more than one girlfriend?
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.
You have broken various of the rules.