Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
- Je ne sais pas s'il l'aurait fait pour moi.
Ayrılışınızı benim yüzümden geciktirmeyin.
- Ne retardez pas votre départ à cause de moi.
Tom benden daha büyük.
- Tom est plus grand que moi.
Erkek kardeşim benden iki yaş büyüktür, ama üç santim kısadır.
- Mon frère a deux ans de plus que moi, mais il mesure trois centimètres de moins.
Benimle dalga mı geçiyorsun yoksa ne? Senin konuşmayı kesmeni ve dersi takip etmeni üç kere istedim.
- Tu te moques de moi ou quoi ? Ça fait trois fois que je te demande d'arrêter de parler et de suivre le cours.
Sen benimle gelebilirsin.
- Tu peux venir avec moi.
İngilizce benim için kolay değil.
- L'anglais n'est pas facile pour moi.
Benimle kavga etmek için bir bahane buldu.
- Il a trouvé un prétexte pour se battre avec moi.