تعريف miraculous في الإنجليزية التركية القاموس.
- {s} mucizevi
Bu ilaç, mucizevi iyileştirici güçleriyle bilinir.
- This medicine is known for its miraculous healing powers.
Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
- Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- şaşılacak
- {s} mucize eseri
Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.
- Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
Prag mucize eseri olarak on dördüncü yüzyılda vebadan kurtuldu.
- Miraculously, during the fourteenth century, Prague was spared from the Black Death.
- doğaüstü
- {s} olağanüstü
- miraculousnessmucize ka bilinden oluş
- miraculouslymucize eseri olarak
- {s} mucizevi, mucize türünden, harikulade, hayret verici
- garip
- {s} mucize yaratan
- mucize türünden
- miraculous recovery
- mucizevi iyileşme
- miraculously
- (zarf) mucize eseri olarak
- miraculously
- mucizevi
Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
- Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
- Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
- miraculously
- mucizevi şekilde
- ingenious, miraculous
- Mucizevi ustaca
- miraculously
- mucizevi bir şekilde
Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
- Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.
- Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.
- miraculously
- mucize eseri olarak
Prag mucize eseri olarak on dördüncü yüzyılda vebadan kurtuldu.
- Miraculously, during the fourteenth century, Prague was spared from the Black Death.
Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.
- Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
