mevsi̇m

listen to the pronunciation of mevsi̇m
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Zaman. Vakit. Alâmet
(Osmanlı Dönemi) (C: Mevâsim) Pazar yeri
(Osmanlı Dönemi) Arap pazargâhları
(Osmanlı Dönemi) Yılın dört kısmından biri
mevsim
Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon: "Bütün bir mevsim vur patlasın çal oynasın, eğlenildi."- S. F. Abasıyanık
mevsim
Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon
mevsim
Yaşam bölümü
mevsim
Herhangi bir şeyin etkinlik dönemi, sezon
mevsim
Herhangi bir ekimin yapıldığı veya bir ürünün yetiştiği dönem: "Kütahya'ya bir kiraz ve Bursa'ya bir şeftali mevsiminde gitmiştim."- A.Gündüz
mevsim
Herhangi bir ekimin yapıldığı veya bir ürünün yetiştiği dönem
mevsim
Bazı atmosfer olaylarının en çok belirdikleri zaman
MEVSİM BE MEVSİM
(Osmanlı Dönemi) Zaman zaman. Mevsimden mevsime, zamanı geldikçe
mevsim bemevsim
(Osmanlı Dönemi) mevsim mevsim; mevsimden mevsime
HASBEL MEVSİM
(Osmanlı Dönemi) (Hasb-el mevsim) Mevsime göre
Mevsim
(Osmanlı Dönemi) FÂSILA
Mevsim
(Osmanlı Dönemi) FASL
Mevsim
sezon
Mevsimler
(Osmanlı Dönemi) MEVASİM
ölü mevsim
Herhangi bir işin, faaliyetin veya hareketliliğin durgunlaşıp yavaşladığı süre
mevsi̇m
المفضلات