mevki

listen to the pronunciation of mevki
التركية - الإنجليزية
position
status
rank

I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time. - Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.

effect
situs
standing
commission
site

Your site appeals to people who are interested in cats. - Sizin mevkiniz kediden hoşlanan insanlara hitap ediyor.

place, location
condition
ubiety
class (of accommodation on a train, ship, or airplane)
class " sınıf; place, site, locality" " yer; position, rank" " orun; position, situation" durum
location

A bookstore in that location wouldn't make enough money to survive. - O mevkideki bir kitapçı hayatta kalmak için yeterli para para kazanmaz.

state
promotion
situation
place
lay
(Hukuk) seat

He was in the hot seat. - O çok sorumlulukları olan önemli bir mevkideydi.

station

A man should not be judged by his station in life. - Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır.

position, rank
position, situation; circumstances
class

I've never flown first class. - Ben hiç birinci mevkide uçmadım.

{i} lie
chair
stand

The train was full, so she was obliged to travel second-class, and had to stand all the way. - Tren doluydu, bu yüzden o ikinci mevkide seyahat etmek zorunda kaldı ve yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldı.

capacity
berth
estate
stending
footing
mevki alma
(Ticaret) barratry
mevki farkı
(Ticaret) excess fare
mevki sahibi
dignitary
mevki tayini
(Havacılık) fix
mevki avcısı
place hunter
mevki açısı
(Askeri) target angle
mevki belirtici radyo cihazı
(Havacılık) compass locater
mevki dairesi
(Askeri) circle of position
mevki doğruluğu
(Askeri) location accuracy
mevki emniyet subayı
(Askeri) post security officer
mevki fark giderme katsayısı
(Askeri) reduction coefficient
mevki farkı düzeltmesi
(Askeri) parallax correction
mevki farkı ücreti
excess fare
mevki hastanesi
(Askeri) post hospital
mevki hattı
(Askeri) line of position
mevki hattı
(Askeri) position line
mevki hazırlığı
(Askeri) site preparation
mevki saat açısı
(Askeri) local hour angle
mevki tanımı; Başkanın direktifi; hasar ihtimali (nükleer); algılama ihtimali; u
(Askeri) position description; Presidential directive; probability of damage; probability of detection; procedures description; program definition; program directive; program director
mevki tespit sistemi; esas dağıtım bölgesi; korunmuş dağıtım sistemi
(Askeri) position determining system; primary distribution site; protected distribution system
mevki yüksekliği
(Askeri) height of site
mevki, hız ve zamanlama
(Askeri) positioning, velocity, and timing
mevki, zaman, irtifa
(Askeri) position, time, altitude
birinci mevki
first-class
ekonomik mevki
economy class
ikinci mevki
back seat
yetkili mevki
key position
yüksek mevki
dignity
barış zamanı çalışma stokları; destek limanı; mevki; başarı ihtimali
(Askeri) peacetime operating stocks; port of support; position; probability of success
beyan edilmiş mevki
(Askeri) declared site
beyan edilmiş mevki denetimi
(Askeri) declared site inspection
birinci mevki
first class

I've never flown first class. - Ben hiç birinci mevkide uçmadım.

birinci mevki first class
(in a train, bus), cabin class (on a ship)
devlet dairelerinde mevki alma veya satma
barratry
en son bilinen mevki
(Askeri) last known position
en yüksek mevki
pride of place
hassas mevki
(Askeri) sensitive position
ikinci mevki
second class
ikinci mevki
second-class
ikinci mevki/sınıf
1. second-class. 2. the second-class section (in a boat, train, airplane)
konum mevki raporlama sistemi
(Askeri) position location reporting system
lüks mevki
1. lounge (on a ferryboat). 2. luxury class (on a passenger ship)
rahat mevki
bed of roses
seyrüsefer kati mevki hatası
(Askeri) navigational fix error
sosyal mevki
station in life
stabilizasyon referans paketi / mevki tespit sistemi
(Askeri) stabilization reference package/position determining system
taktik mevki tanımlayıcısı
(Askeri) tactical location identifiers
tepe mevki
pride of place
turistik mevki
(Turizm) tourism class
yüksek mevki
eminence
yüksek mevki
eminency
yüksek mevki sahibi kimse
person of quality
önemli mevki
(Askeri) sensitive position
özel psikolojik harekat çalışması; standart mevki bulma sistemi
(Askeri) special psychological operations (PSYOP) study; standard positioning system
üçüncü mevki
third class
التركية - التركية
Makam
Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer
Orta Oyununda erkek seyircilere ayrılan yer
Yer, mahal
Yer, mahal: "Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı."- Atatürk
Durum: "Hey Allahım ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi."- O. C. Kaygılı
Durum
Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer: "İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş."- M. Ş. Esendal
Makam: "... senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu."- Y. K. Karaosmanoğlu
mevkî
(Osmanlı Dönemi) yer, bir şeyin bulunduğu veya meydana geldiği yer
MEVKİ'
(Osmanlı Dönemi) Vapur, tren gibi yerlerde sınıflandırılmış, değeri yüksek olan yer
MEVKİ'
(Osmanlı Dönemi) Sınıflandırılmış yerlerden her biri
MEVKİ'
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin bulunduğu veya vukua geldiği yer
MEVKİ'
(Osmanlı Dönemi) Yer
lüks mevki
Birinci mevki
müstahkem mevki
Türlü savunma tesislerini kapsayan bölge
mevki
المفضلات