münasebetsiz

listen to the pronunciation of münasebetsiz
التركية - التركية
Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse)
Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin
Ters, aksi: "Hep böyle münasebetsiz sıralarda beni arar."- N. Cumalı
Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse): "Doğrusu kızın huyunu bozan, bütün bu münasebetsiz kimselerdi."- Y. K. Karaosmanoğlu
Ters, aksi
münasebetli münasebetsiz
Yakışık alsın almasın, yerli yersiz
münasebetsiz
المفضلات