legit

listen to the pronunciation of legit
الإنجليزية - التركية
meşru

Bu meşru bir endişedir. - It's a legitimate worry.

Halk kütüphanelerini meşru bir vatandaşlık hakkı olarak görüyoruz. - We consider public libraries a legitimate citizen's right.

yasal

O bana yasal görünüyor. - That seems legit to me.

Onların yasal sıkıntıları var. - They have legitimate gripes.

canlı oyun
legitimate
{f} meşrulaştırmak
legitimate
{s} akla uygun
legitimate
(Tıp) lejitimat
legitimate
meşru doğmuş
legitimate
yasal

Onların yasal sıkıntıları var. - They have legitimate gripes.

legitimate
{f} onaylamak
legitimate
{f} yasal hale getirmek
legitimate
(fiil) meşrulaştırmak, yasal hale getirmek, babası olduğunu onaylamak, onaylamak, haklı çıkarmak, mazur göstermek
legitimate
(sıfat) yasal, meşru, mantıklı, akla uygun, yerinde, haklı, soydan gelen
legitimate
{f} haklı çıkarmak
legitimate
{s} yasal, türel
legitimate
legitimate stage oyuncuların ve seyircilerin bir arada bulundukları canlı tiyatro
legitimate
{s} kabul edilmiş kurallara uygun
legitimate
kanuna uygun
legitimate
meşru olarak doğmuş
legitimate
{f} (çocuğun) nesebini tashih etmek
legitimate
(Tıp) Kanuna uygun, kanuni, meşru
legitimate
{s} soydan gelen
legitimate
{s} meşru olarak doğmuş, meşru
الإنجليزية - الإنجليزية
legitimate
{s} legitimate, lawful, acceptable, sanctioned (Slang)
If you describe a person or thing as legit, you mean that they are in accordance with the law or with a particular set of rules and regulations. I checked him out, he's legit What is the point of going legit and getting married?
{i} play with no music (as opposed to a musical)
legit

    الواصلة

    le·git

    التركية النطق

    lıcît

    النطق

    /ləˈʤət/ /ləˈʤɪt/

    علم أصول الكلمات

    () clipping of legitimate
المفضلات