kurbanı

listen to the pronunciation of kurbanı
التركية - الإنجليزية
victim of
kurban
(Hukuk) victim

Who is the victim of the accident? - Kazanın kurbanı kimdir?

These were victims of war, so to speak. - Tabiri caizse, bunlar savaş kurbanlarıydı.

kurban
sacrifice

They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat. - Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.

They killed a goat as a sacrifice to the gods. - Onlar tanrılara kurban olarak bir keçi öldürdüler.

kurbanı olmak
To be a victim
kurban
sacrificial

How many sacrificial lambs do we need to bring the rain back? - Tekrar yağmur yağdırmak için kaç tane kurbanlık kuzuya ihtiyacımız var?

kurban
subject
kurban
fatality
kurban
muslim festival of sacrificies
kurban
religious offering
kurban
offering
kurban
fall guy
Kurban
sacrifical
kurban
jactura
kurban
sacrificing
cinayet kurbanı
murder victim
kurban
oblation
kurban
peace offering
kurban
holocaust
kurban
martyr
kurban
(Konuşma Dili) Hey!/Hello mate!
kurban
the Feast of the Sacrifice, the Greater Bairam
kurban
victim; sacrificial animal; Muslim festival of sacrificies
kurban
prey

Predators always prey on unsuspecting victims. - Avcılar her zaman masum kurbanları avlamaktadır.

kurban
stiff
kurban
patsy
kurban
sufferer
kurban
sacrificial animal, sacrifice
kurban
victim (of an accident or disaster)
التركية - التركية

تعريف kurbanı في التركية التركية القاموس.

KURBAN
(Osmanlı Dönemi) Beylerin ve meliklerin yakınlarından olan kimse
KURBAN
(Osmanlı Dönemi) Bir maksad uğrunda feda olma
KURBAN
(Osmanlı Dönemi) Etleri, fakirlere parasız olarak dağıtılmak niyetiyle farz, vâcib veya sünnet olarak kesilen koyun, keçi, deve, sığır.. gibi hayvan
KURBAN
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın rızasını kazanmağa sebep olan şey
Kurban
(Osmanlı Dönemi) FEDA'
kurban
Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan
kurban
Bazı bölgelerde seslenme sözü olarak kullanılır
kurban
Maddî ve manevî bakımdan felâkete sürüklenmiş veya insanî değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse
kurban
Dinin buyruğunu veya bir adağı yerine getirmek için kesilen hayvan: "Yarım okka et, onun elinde bir kurban kadar bereketli."- Y. Z. Ortaç
kurban
Maddi ve manevi bakımdan felakete sürüklenmiş veya insani değerlerini yitirmek zorunda kalmış veya bırakılmış kimse: "Benim gibi nice kızlar beyaz kadın ticaretinin kurbanı olmuşlardır."- A. Gündüz. İçtenliği belirten bir seslenme sözü
kurban
Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse
kurban
Müslümanlarda Kurban Bayramı
kurban
Bir kazada veya felâkette ölen kimse
kurban
Bir kazada veya felakette ölen kimse: "Vardar, her sene Üsküp'ten beş on kurban alan bir nehirdi."- Y. K. Beyatlı
vazife kurbanı
Görev başında şehit olan kimse
kurbanı
المفضلات