kum

listen to the pronunciation of kum
الكردية - التركية
başlık
kep
külâh takke
külah
kum avêtin
kavga istemek
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (KUMİ) (Kavm. den) Kalk (mânasına emir
iran'da, şiiliğin merkezi olan kent
Vücuttaki bezlerin, özellikle böbreğin ürettiği ince ve katı tanecikler
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan ufak, sert taneciklerin bütünü: "Çocuklar kumdan bir fırın yaparak oynuyorlardı."- M. Ş. Esendal
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan ufak, sert taneciklerin bütünü
Armut, ayva gibi meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler
Armut, ayva gibi bazı meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler
Meriç ırmağı deltasında, birçok kuş türünü barındıran ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan bir göl
Armut, ayva gibi bazı meyvelerin etli bölümdeki sert tanecikleri
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler
mim
(Osmanlı Dönemi) DI'S
kum balığı
Kum balığıgillerden, dişleri ve karın yüzgeçleri olmayan küçük bir balık (Ammodytes)
kum balığıgiller
Kemikli balıklar takımının, kefallar alt takımına giren bir familya
kum engereği
Özellikle Balkanlarda görülen üçgen kafalı iri engerek (Vipera ammodytes)
kum fırtınası
Çöllerde kumu havaya karıştıran kasırga
kum grisi
Kum renginde olan
kum havucu
Kumluk yerlerde yetiştirilen bir tür havuç
kum havuzu
Atletlerin atlamada incinmemeleri için düştükleri yere yapılmış, içi kumla doldurulmuş alan
kum kamyonu
Karoseri ve diğer mekanik parçaları kum taşımaya uygun bir biçimde düzenlenmiş kamyon
kum kayası
Sıcak ve ılık denizlerde ve özellikle kayalık yerlerde yaşayan kemikli balık (Neogobius)
kum otu
Uyuz otu
kum saati
Dar bir boğazla birbirine bağlanmış iki cam kaptan oluşan ve üstteki kapta bulunan kumun aşağıya akmasından yararlanarak zamanı anlamaya, ölçmeye yarayan araç
kum taşı
Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir çeşit tortul kayaç
kum torbası
Savaşta veya sel sırasında korunması gereken yerlere yığılan içi kum dolu torba
kum torbası
Çok şişman, dayanıksız, lapacı (kimse)
kum torbası
İçine kum doldurup boks antremanlarında kullanılan torba
kum çölü
İnce kumla örtülü çöl
MA'KUM
(Osmanlı Dönemi) Kapalı
ME'KUM
(Osmanlı Dönemi) Tilki ve tavşan ini ve yatağı
الإيطالي - التركية
koum
التركية - الإنجليزية
{i} sand

The children are building sand castles on the beach. - Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.

The sand on the beach was white. - Plajdaki kum beyazdı.

sand; gravel
gravel (in the kidneys)
hard granules (in fruits such as pears or quinces)
gravel

The long coastline of the city contains sand and gravel. - Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.

dirt
rocker
grit
of sand
to sand
sand for
aggregate
kum tepeciği
dune

From the tall dune I could see over the whole island. - Yüksek bir kum tepeciğinden bütün adayı görebildim.

kum saati
hourglass

Mary is hourglass-shaped. - Mary kum saati şekillidir.

My uncle gave me an hourglass. - Amcam bana bir kum saati verdi.

kum torbası
sandbag
kum yığını
sand bar
kum dökmek
gravel
kum taneleri
sands
kum falı
sand with FA
kum havucu
sand carrots
kum rengi
sandy
kum saati
Sandglass, hourglass
kum tepeciği
Sand hill
kum tepesi
Sand Hill
kum torbası
Sand bag
kum tutucu
grit chambers
kum arabası
beach buggy
kum asfaltı
sand asphalt
kum balığı
(Tabiat Doğa) (balık, Fam: Ammodytidae) sand eel / lance
kum banyosu
sand bath
kum başı
sandy beach
kum birikintisi
sand drift
kum dalgacığı
ripple mark
kum değirmeni
sand crusher
kum eleği
sand screen
kum engeli
(golf) trap
kum filtresi
sand filter
kum fırtınası
sandstorm
kum gibi
sandy
kum gibi
a great many
kum havuzu
sandbox

We've got a sandbox at home. - Evde kum havuzumuz var.

Tom and Mary played in the sandbox together and made sand castles. - Tom ve Mary birlikte kum havuzunda oynadılar ve kum kaleler yaptılar.

kum havuzu sandbox
(for children)
kum kabı
litter box
kum katmak
sand
kum kekliği
(Tabiat Doğa) (kuş) see-see partridge
kum kertenkelesi
skink
kum kurdu
lugworm
kum kutusu
sand box
kum kuşu
phalarope
kum kırlangıcı
sand martin
kum kırlangıcı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kırlangıçgiller) sand martin
kum ocağı
sand pit
kum pompası
sand pump
kum püskürtme
sandblast
kum püskürtmek
sandblast
kum püskürtmek
to sandblast
kum saati
hour glass
kum saati
sandglass
kum serpmek
to sand
kum serpmek
sand
kum tabakası
sand stratum
kum tanesi
sand
kum taşı
gritstone
kum tepecikli kumsal
spit
kum tepeciği
dene
kum torbaları ile çevirmek
(siper) sandbag
kum torbası
punching bag

Tom was punching a punching bag. - Tom kum torbasına yumruk atıyordu.

kum torbası ile vurma
sandbag
kum tutucu
sand catcher
kum ve çakıl karışımı
hoggin
kum yapmak
sand
kum yelkenlisi
sand yacht
kum yengeci
land crab
kum yılanbalığı
sand eel
kum yılanı
(Tabiat Doğa) (sürüngen, Fam: boa yılanları) spotted sand boa
kum çukuru
(golf) sandtrap
kum çölü
sandy desert
kumsal taşlık mı kum mu
Is the beach pebbly or sandy
doygun kum
saturated sand
hareketli kum
running sand
ince kum
silt
killi kum
(Jeoloji,Teknik) clayey sand
silisli kum
(Coğrafya) silica sand
Kum saati
sand-glass
kumlar
sand
Denizde kum onda para
a) in clover, loaded b) He has pots of money, He is rolling in money
akdeniz kum engerek yılanı
sand viper
akdeniz kum engereği
(Latin) vipera ammodytes
denizde kum, onda para
(Konuşma Dili) He has as much money as there is sand in the sea
dikey kum dreni
vertical sand drain
doğal kum
natural sand
filtre kum
filter sand
genç erkek kum satıcısı
sandboy
hafif kum
(İnşaat) lightweight sand
hareketli kum
quicksand
hareketli kum
running sand, shifting sand
ince kum
fine sand
ince kum
sludge collector
iri kum
gravel
iri kum
grit
kaba kum
gravel sand
kaba kum
coarse sand
kahverengi kum taşı
(Bilgisayar) brown stone
kayan kum
quicksand

If you find yourself in quicksand you'll sink more slowly if you don't move. - Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.

keskin köşeli kum
sharp sand
killi kum-çakıl
hoggin
kuru kum
(Askeri,İnşaat) dry sand
kırmızı boyunlu kum kuşu
red necked phalarope
kırmızı kum kuşu
(Latin) calidris ferruginea
laboratuar kum banyosu
(Fizik) laboratory sand bath
nemli kum
moist sand
pabuçuna kum dolmak/taş kaçmak
to be uneasy, be on edge
rutubetli kum
moist sand
sahil kum tepesi
(Askeri) beach ridge
sel gider, kum kalır
(Atasözü) Don't get excited about those things that are here today and gone tomorrow; think instead of those things that you must contend with over a long period of time
serbest kum
running sand
standart kum
(Askeri) standard sand
sulu kum
(İnşaat) water-bearing sand
sıkı kum
dense sand
tabii kum
natural sand
tane dağılımı uygunsuz kum
badly graded sand
temin edilen kum hacmi
(Askeri) volume of supplied sand
temiz kum
clean sand
temiz kum ve çakıl
(Jeoloji) clean sand and gravel
yuvarlak kum
round sand
yürüyen kum
shifting sands
الكردية - الإنجليزية
cap
البولندية - الإنجليزية
crony
kum
المفضلات