koşucu

listen to the pronunciation of koşucu
التركية - الإنجليزية
racer
runner (person competing in a race)
sprinter

Generally speaking, distance runners are less flexible than sprinters. - Genel anlamda, mesafe koşucuları kısa mesafe koşucularından daha az esnektir.

runners

Many runners passed out in the heat. - Birçok koşucu sıcakta bayıldı.

Some famous foreign runners entered that race. - Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.

{i} runner

Tom is the best runner. - Tom en iyi koşucudur.

These birds don’t fly well but they are excellent runners. - Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.

koşu
running

They are running in the park. - Onlar parkta koşuyorlar.

What is he running after? - O neyin peşinden koşuyor.

koşu
race

I want to get away from the rat race. - Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.

You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses... - Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...

koşu
run

A rabbit is running in the garden. - Bahçede bir tavşan koşuyor.

Don't run about wildly in the room. - Odada çılgın gibi koşuşturma.

koşucu devekuşu
emu
koşu
{i} jogging

I make it a rule to go jogging every morning. - Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.

I think jogging is good exercise. - Ben koşunun iyi bir egzersiz olduğunu düşünüyorum.

koşu
dash
koşu
{i} trotting
koşu
running track
koşu
footrace
koşu
running, run; race
التركية - التركية
Koşuya katılan yarışçı
koşu
At yarışı: "Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş."- N. Cumalı
koşu
Koşarak yapılan yarış
koşu
At yarışı