Tom bilerek başını salladı.
- Tom nodded knowingly.
Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.
- Tom and Mary nod at each other knowingly.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Bu dağı tanımak istiyorum.
- I want to know about this mountain.
Bir insanı tanımak için, onunla sadece bir hafta seyahat etmelisin.
- In order to know a man, you have only to travel with him a week.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz?
- Do you know a good way to memorize new vocabulary?
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- Do you know where your father went?
Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
- A healthy man does not know the value of health.
Onu sevip sevmediğimi anlamak için onu yeterince iyi tanımıyorum.
- I don't know Tom well enough to know whether I like him or not.
Biliyorum, anlamak zor.
- I know it's hard to understand.
Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
- I want to get you someplace where I know you'll be safe.
Beni görmek istemeyeceğini bilmeliydim.
- I should've known you wouldn't want to see me.
Onu görmek istediğini Tom'un öğrenmesine izin vereceğim.
- I'll let Tom know you want to see him.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyor.
- Tom doesn't know where Mary wants to live.
Tom yaşamak için uzun zamanı olmadığını biliyor.
- Tom knows he doesn't have long to live.
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- Do you know where your dad went?
Mahjong oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play mahjong?
Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.
- Tom knows a man who lives in Boston.
Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Did you know that some foxes lived on this mountain?
Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
- What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
She smiled knowingly, but kept the secret.
I know your mother, but I’ve never met your father.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.
And Adam knew Eve his wife; and she conceived, and bare Cain, and said, I have gotten a man from the LORD.
She knows chemistry better than anybody else.
Do you know that Michelle and Jack are getting divorced? ― Yes, I know.
I want to know who's coming with us.
- I want to know who is coming with us.
You are old enough to know better.
- You're old enough to know better.