Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
- Our present house is too small, so we decided to move.
Tom'un dışında herkes mevcuttu.
- All but Tom were present.
Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var.
- The present government has many problems.
O, şu anki maaşından memnun.
- She is content with his present salary.
Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- His present assistant is Miss Nokami.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
- Tom never fails to send a birthday present to his father.
Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
- I got you a pen as a birthday present.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Cennet ya da cehennem yoktur. Biz sadece şimdiki zamanda yaşayabiliriz.
- There is no heaven or hell. We can only live in the present.
O, şu anki maaşından memnun.
- She is content with his present salary.
Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.
- Your present trouble is on my mind all the time.
Taoizm bugünkü Henan ilinde M.Ö. 604'te doğmuş bir pir olan Laozi'nin öğretileri üzerine kurulmuştur.
- Taoism was founded on the teachings of Laozi, a sage born in 604 B.C. in present-day Henan Province.
Tom bugünkü toplantıda hazır olacak.
- Tom is going to be present at today's meeting.