kirlenme

listen to the pronunciation of kirlenme
التركية - الإنجليزية
fouling
getting dirty, pollution
becoming dirty
staining
pollution

Environmental pollution is causing abnormal weather conditions. - Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.

There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running. - New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.

contamination

Those green suits are special suits for reducing the risk of biological contamination. - Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.

kirlenmek
become dirty
kirlenmek
be polluted
kirlenmek
get dirty

Tom isn't afraid to get dirty. - Tom kirlenmekten korkmuyor.

kir
dirt

That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school. - O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.

The suitcase contained nothing but dirty clothes. - Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

kirlenme kontrolü
pollution control
kirlenme alanı
(Çevre) contamination area
kirlenme azaltıcı tedbir
(Çevre) contamination avoidance
kirlenme azaltılması
(Çevre) pollution abatement
kirlenme dengeleri
(Ticaret) pollution trade-offs
kirlenme giderici sprey
(Çevre) operator’s spraydown
kirlenme kontrol donanımı
pollution control equipment
kirlenme kontrol endüstrisi
pollution control industry
kirlenme tehlikesi klozu
(Sigorta) pollution hazard clause
kirlenme tespiti incelemesi
(Çevre) contamination survey
kimyasal kirlenme
(Jeoloji) chemical pollution
kirlenmek
soil
kir
stain
kir
{i} grime

Soap can clean grime. - Sabun kiri temizleyebilir.

Tom is covered in dirt and grime. - Tom kir ve pislikle kaplı.

kir
impure
kirlenmek
{f} dirty

Tom isn't afraid to get dirty. - Tom kirlenmekten korkmuyor.

kir
dreck
kir
(Mekanik) impurity
kir
smudge
kir
foul

The air in this room is foul. - Bu odanın havası kirli.

Smokers foul up the air. - Sigara içenler havayı kirletmektedir.

kir
muck
kirlenmek
be ravished
kirlenmek
ravished
kirlenmek
be raped
kirlenmek
menstruate
kirlenmek
to be ravished
kirlenmek
blot
kir
filthiness
kir
foulness
kir
soil

Don't let it get soiled. - Bunun kirlenmesine izin vermeyin.

kir
{i} scouring
kir
dinginess
kirlenmek
draggle
kir
{f} fracture
kir
moorland
kir
hoar
kirlenmek
be soiled
artık kirlenme
(Askeri) residual contamination
biyolojik kirlenme
(Biyoloji) biological contamination
gemilerden ve uçaklardan boşaltılan atıklardan kirlenme
(Hukuk) pollution from dumping
kara kökenli kirlenme
(Hukuk) land-based pollution
kentsel kirlenme
(Politika, Siyaset) urban pollution
kir
dirt, filth, grime
kir
smirch
kir
tarnish
kir
filth

You always leave your bike filthy. - Bisikletini her zaman kirli bırakıyorsun.

I've been involved in a filthy trade. - Kirli bir takasa karıştım.

kir
smear
kir
mire
kir
breake
kir
sullage
kir
dingy
kir
suhly
kir
smut
kir
offsouring
kirlenmek
to menstruate, have a period
kirlenmek
to get dirty, be soiled; to become polluted
kirlenmek
to get dirty, to dirty, to smudge, to foul, to soil; (kadın/kız) to be raped, to be ravished; to menstruate aybaşı olmak
kirlenmek
foul
kirlenmek
to have an involuntary emission of semen; to have a nocturnal emission
kirlenmek
smudge
kirlenmek
to be raped, be violated
kirlenmek
stain
kirlenmek
(for one's honor) to be defiled, be sullied
kirlenmek
suhly
kirlenmek
smut
kolayca giderilebilen kirlenme
(Çevre) loose surface contamination
nükleer, biyolojik ve kimyasal (nbc) kirlenme bekası
(Askeri) nuclear, biological, and chemical (NBC) contamination survivability
radyoaktif kirlenme ölçüm cihazı
contamination meter
tekrar kirlenme
recontamination
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kirlenme في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kir
A cocktail made with a measure of crème de cassis topped up with white wine
kir
A drink consisting of a mixture of white wine and an alcoholic blackcurrant drink
kir
A drink consisting of dry white wine or champagne flavored with cassis
التركية - التركية
Kirlenmek işi
Kirlenmek işi: "Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir."- Anayasa
Kir
(Osmanlı Dönemi) KELE'
Kir
pislik
Kir
kir pas
Kir
çirk
Kir
(Osmanlı Dönemi) NEDL
Kir
pasak
Kir
(Osmanlı Dönemi) TABA'
Kir
(Osmanlı Dönemi) LEK'
Kir
(Osmanlı Dönemi) KANEME
Kir
şaibe
Kirlenmek
mikroplanmak
Kirlenmek
batmak
Kirlenmek
(Osmanlı Dönemi) MÜZAFERE
KÎR
(Osmanlı Dönemi) Katran, zift
kir
Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik: "Yanaklarında yer yer kirle karışmış göz yaşı var."- H. E. Adıvar
kir
Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik
kir
Utanılacak durum, leke, şaibe
kirlenmek
Kadının ırzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek
kirlenmek
Irzına geçilmek, iffeti bozulmak, lekelenmek
kirlenmek
Onuru lekelenmek
kirlenmek
Ay başı olmak
kirlenmek
Kirli duruma gelmek, pislenmek
kirlenmek
Kadın aybaşı olmak
الإنجليزية - التركية

تعريف kirlenme في الإنجليزية التركية القاموس.

kir
Siyah frenküzümü ile tatlandırılmış aperatif beyaz şarap veya şampanya
kirlenme
المفضلات