Mary thinks that looks are more important than personality.
- Mary görünüşlerin kişilikten daha önemli olduğunu düşünüyor.
A connection between personality and blood type has not been scientifically proven.
- Kişilik ve kan grubu arasında bir bağlantı bilimsel olarak kanıtlanmadı.
Tom is quite a character.
- Tom tipik bir kişilik.
He's a man of very good character.
- O çok iyi kişilikli bir adamdır.
I don't like women without personalities.
- Kişiliksiz kadınlardan hoşlanmıyorum.
Yoshio resembles his mother in personality and his father in appearance.
- Yoshio kişilik olarak annesine ve görünüş olarak babasına benziyor.