Tom should definitely go visit Mary next weekend.
- Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
Tom should definitely ask for Mary's opinion.
- Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
Certainly, I like playing cards.
- Kesinlikle,kart oynamayı severim.
Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
- Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
I agree with you absolutely.
- Ben kesinlikle size katılıyorum.
It is absolutely impossible to do so.
- Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
You're going to do exactly as I tell you.
- Kesinlikle sana söylediğim gibi yapacaksın.
Tom definitely knows exactly what happened.
- Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
Smoking is strictly forbidden.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
Smoking is strictly forbidden here.
- Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
I can't really be certain that Tom didn't take the money.
- Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
I really want another chance.
- Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
He will by no means come.
- O, kesinlikle gelmez.
Translation is by no means easy.
- Çeviri kesinlikle kolay değil.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
- Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
Tom is bound to lose the race.
- Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.
He is bound to pass the test.
- O kesinlikle sınavı geçecek.