التركية - الإنجليزية
تعريف kefaret في التركية الإنجليزية القاموس.
- penance
Tom is doing penance.
-Tom papazın önerdiği kefareti yerine getiriyor.
- atonement
- ransom
- penitential
- penance, atonement, expiation
- expiation
- propitiation
- redemption
- kefaret vermek
- expiate
- kefaret etmek
- to atone
- kefaret türünden
- expiatory
- kefaret vermek
- atone for
- kefaret ödeyen kimse
- penitent
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف kefaret في التركية التركية القاموس.
- Diyet: "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor."- A. Gündüz
- (Hukuk) Bir günahı bağışlatmak için verilen sadaka, yerine getirilen ceza; arınma
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Keffaret
- Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
- Bir günahı Tanrıya affettirmek amacıyla verilen sadaka ya da tutulan oruç
- (Osmanlı Dönemi) bir günahı affettirmek ümidiyle yapılan ibâdet veya çekilen sıkıntı