Once again he wrote a song using mixed metaphors.
- Bir kez daha karmaşık metaforlar kullanarak bir şarkı yazdı.
I'm getting all mixed up.
- Karman çorman alıyorum.
It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Probably it will snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
My wife is liable to catch a cold.
- Karım üşütmeye eğilimli.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
Podgorica is the capital of Montenegro.
- Podgorica, Karadağ'ın başkentidir.
I bought him a drink in return for his help.
- Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
It's your turn to shuffle.
- Kağıtları karma sırası sende.
Do you want me to shuffle the cards?
- Kartları karmamı ister misin?
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
You cannot mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
Mary mixed the ingredients to make a cake.
- Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
Tom kicked the snow off his boots.
- Tom karı tekmeleyerek botundan düşürdü.
The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.
- Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.
Our school is now coeducational.
- Bizim okulumuz şimdi karma.
Our school became coeducational a long time ago.
- Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
- AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
I am not accountable to you for my actions.
- Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
My brother has a Twitter account.
- Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.
Tom picked up the cards and began shuffling them.
- Tom kartları aldı ve onları karmaya başladı.
Our school became coeducational a long time ago.
- Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.
Our school is now coeducational.
- Bizim okulumuz şimdi karma.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.