karşı karşıya

listen to the pronunciation of karşı karşıya
التركية - الإنجليزية
face to face

I was face to face with my parents' murder. - Ben anne ve babamın katili ile karşı karşıyaydım.

The teacher and I sat down face to face. - Öğretmen ve ben karşı karşıya oturduk.

(Hukuk) vis-a-vis
up against

Tom needs to know what he's up against. - Tom neyle karşı karşıya olduğunu bilmeli.

We don't yet know what we're up against. - Neyle karşı karşıya olduğumuzu henüz bilmiyoruz.

vis-à-vis
vis a vis
to confront
over against
facing one another
opposite
visavis
facing each other
against

I wanted you to understand what you're up against. - Neyle karşı karşıya olduğunu anlamanı istiyordum.

It already faced a strong fight against the European Allies. - Zaten Avrupalı müttefiklere karşı güçlü bir mücadele ile karşı karşıya kaldı.

karşı karşıya gelmek
face
karşı karşıya gelmek
to come face to face, to come across, to meet, to face
karşı karşıya bırakmak
expose
karşı karşıya bırakmak
confront smb. with
karşı karşıya duran şey
vis-a-vis
karşı karşıya face
to face
karşı karşıya gelme
skirmish
karşı karşıya kalmak
expose oneself
karşı karşıya kalmak
to ccome up against sb/sth, to encounter
karşı karşıya olan
subject
karşı karşıya olan
subject to
karşı karşıya olmak
to face
gerçekle karşı karşıya gelme
a rude awakening
التركية - التركية
Yüz yüze
karşı karşıya
المفضلات