karşı çıkan

listen to the pronunciation of karşı çıkan
التركية - الإنجليزية
antagonist
opposed
{s} deprecatory
protesting
ill affected
ill disposed
karşı çıkan kişi
deprecator
karşı çık
oppose

We opposed his plan to build a new road. - Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

We oppose the government on this matter. - Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.

karşıçıkan
(Dilbilim) opponent
karşı çık
{f} opposed

We opposed his plan to build a new road. - Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

He's opposed to racial discrimination. - Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.

karşı çık
thwart
karşı çık
go against

Don't go against his wishes. - Onun arzularına karşı çıkma.

karşı çık
antagonise
karşı çık
went against
karşı çık
{f} opposing

Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline. - Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.

They are strongly opposing my proposal. - Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.

geleneklere karşı çıkan kimse
iconoclast
hayatın güzelliklerine karşı çıkan felsefeci
cynic
karşı çık
controvert
karşı çık
demur
rahiplerin siyasete karışmasına karşı çıkan
anticlerical
vaftize karşı çıkan kimse
anabaptist
vaftize karşı çıkan mezhep
anabaptism
şiddetle karşı çıkan
damning
karşı çıkan
المفضلات