kapsayıcı

listen to the pronunciation of kapsayıcı
التركية - الإنجليزية
inclusive

The atmosphere in that workplace is not very inclusive. - O iş yerindeki atmosfer çok kapsayıcı değil.

exclusive
inclusionary
container
kapsa
{f} including
kapsa
{f} comprising
kapsa
{f} subsuming
kapsa
enclose
kapsa
{f} cover

This insurance covers everything. - Bu sigorta her şeyi kapsar.

One thousand dollars will cover all the expenses for the party. - Bin dolar, parti için tüm masrafları kapsayacak.

kapsa
{f} involving
kapsa
{f} covering
kapsa
{f} containing
kapsa
{f} contained
kapsa
subsume
kapsa
covered

Tom is no longer covered by his parents' health insurance. - Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.

Accidental damage isn't covered by the warranty. - Kaza hasarları garanti kapsamında değildir.

التركية - التركية
Bütün özelikleri ve incelikleri içine alan tanım, kısır döngü karşıtı
kapsa
Romalılar'ın el yazması rulolarını ve tuvalet eşyalarını koydukları, çoğunlukla silindir biçiminde tahta, fildişi veya medenden kutu
kapsayıcı
المفضلات