kamara

listen to the pronunciation of kamara
التركية - الإنجليزية
cabin

The passengers were asleep in their cabins when the ship hit a huge iceberg. - Gemi büyük bir buzdağına çarptığında yolcular kamaralarında uyuyorlardı.

Tom lives alone in a small cabin near a waterfall. - Tom bir şelaleye yakın bir kamarada yaşıyor.

(a) house (in the British Parliament)
chamber
house

The British Parliament is divided into the House of Commons and the House of Lords. - İngiliz Parlamentosu, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasına bölünmüştür.

{i} berth
(Tıp) camera
kamara penceresi
bull's eye
kamara yolcusu
cabin passenger
kıç kamara
(Askeri) poop cabin
lüks kamara
stateroom
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Buğday ve arpa gibi mahsul demetlerinden harman yerinde yapılan küme
(Osmanlı Dönemi) Vapurlarda mevki sayılan odalar ve salonlar
(Osmanlı Dönemi) Gemide kaptan gibi erkâna mahsus odalar
(Osmanlı Dönemi) Avrupa devletlerinde millet meclisi
Gemilerde oda
İngiltere yasama meclisi
Gemilerde oda: "Annem kamaraya girdi, ben güverteye çıktım."- R. E. Ünaydın. İngiltere yasama meclisi
Belli yerlere rüzgarın biriktirdiği kar yığını
الإنجليزية - التركية

تعريف kamara في الإنجليزية التركية القاموس.

kamara çeliği
Steel shank

With this system we cannot guarantee that the steel shank will match perfectly the curvature of the last.