kalanı

listen to the pronunciation of kalanı
التركية - الإنجليزية

تعريف kalanı في التركية الإنجليزية القاموس.

kalan
rest

My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there. - Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

Please, remember those words for the rest of your life. - Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalanı ödemek
pay the rest
kalan
left

There is little wine left. - Kalan biraz şarap var.

The fingerprints left on the weapon match the suspect's. - Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

kalan
over

The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world. - Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.

There was a lot of food left over from the party. - Partiden arta kalan birçok yemek vardı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

You oughtn't to go out with the little boy remaining alone. - Yalnız kalan küçük çocukla dışarı çıkmamalısın.

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

Who ate the rest of the leftovers? - Yemek artıklarının kalanını kim yedi?

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving. - Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

kalan
the remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
from left
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
yılın geri kalanı
remainder of the year
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kalanı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kalan
The sea otter
التركية - التركية