kalakalmak

listen to the pronunciation of kalakalmak
التركية - الإنجليزية
to stand aghast
to be left open-mouthed, be left dumbstruck
kal
{f} remain

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

I'd like to stay one more night. Is that possible? - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?

We stayed overnight in Hakone. - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

kal
{f} staying

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

I'm now staying at my uncle's. - Şu an amcamın evinde kalıyorum.

kal
{f} remaining

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house. - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

The hotel remains closed during the winter. - Otel kış boyunca kapalı kalır.

He remains loyal to his principles. - O, prensiplerine sadık kalıyor.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف kalakalmak في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

kal
Era
kal
Strife
الإنجليزية - التركية

تعريف kalakalmak في الإنجليزية التركية القاموس.

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)