kabarma

listen to the pronunciation of kabarma
التركية - الإنجليزية
ground swell
heaving
upthrust
swell
surge
upheaval
(Hukuk) upsurge
swelling
rising; swelling
eruption
rising, swelling; high tide, flood tide" " met; blistering; being puffed up with pride
high tide
intumescence
surging
heave
flow
uprising
bulk
expansion
water
bubbling
(Coğrafya) flooding
bulking
(Askeri) fetch
(İnşaat) blister
(Gıda) raising
flood tide
intumescency
surgency
intumescent
kabarmak
{f} swell
kabarma işi veya biçimi
swell job, or format
kabarma alçalma
the tide
kabarma alçalma
ebb and flow
kabarmak
{f} heave
kabarmak
boast
kabarmak
increase
kabarmak
puff up
kabarmak
puffed up
kabarmak
be puffed up
kabarmak
expand
kabarmak
high
suyun azami kabarma noktası
high-water mark
kabar
get blistery
kabarmak
cock
kabarmak
blister
kabarmak
effervesce
kabarmak
bulge
kabarmak
billow
kabar
bubbling
kabarma?
blistering?
enine kabarma
transverse swelling
kabarmak
(for bread) to rise
kabarmak
to be full of oneself, be puffed up with self-importance
kabarmak
(for the sea) to get rough
kabarmak
(for expenses, figures) to increase, swell
kabarmak
to act tough
kabarmak
upsurge
kabarmak
(for cloth, fiber) to fuzz out, become linty or nappy
kabarmak
rise
kabarmak
to stand on end, bristle
kabarmak
surge
kabarmak
to swell up, become puffed up; to become fluffy
kabarmak
arch
kabarmak
to swell; to blister; to be puffed out, to puff out; to increase; to expand; to become fluffy; (deniz) to become rough; (hamur) to rise; to be puffed up, to boast
kabarmak
(for a liquid) to bubble up
kabarmak
bloat
kabarmak
puff
kabarmak
vesicate
kabarmak
(for dirt in the skin) to come to the surface in rolls
kabarmak
tumefy
kabarmak
(for paint) to blister
kabarmak
roughen
kabarmak
flow
kabarmak
bloat out
minimum kabarma mesafesi
(Askeri) minimum fetch
التركية - التركية
Kendini üstün görme, büyüklük taslama
Kabarmak işi
Duygulanma
Ay ve Güneş'in çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met
kabarmak
Ağırlığı artmadan hacmi büyümek
kabarmak
Niceliği artmak, büyümek. Şişmek, genişlemek: "İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi."- P. Safa
kabarmak
Böbürlenmek, gururlanmak
kabarmak
Üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
kabarmak
Tüyleri dikilmek
kabarmak
Bulanmak. Öfke, sevgi gibi bazı duygular gittikçe güçlenmek: "Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır."- N. Cumalı
kabarmak
Niceliği artmak, büyümek
kabarmak
Deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
kabarmak
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak: "Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur."- R. N. Güntekin
kabarmak
Dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
kabarmak
Islanıp veya ısınıp yerinden kurtulmak
kabarmak
Hayvanların tüyleri dikilmek
kabarmak
Bulanmak
kabarmak
Gittikçe güçlenmek
kabarmak
Kumaş, üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
kabarmak
Böbürlenmek, gururlanmak: "Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu."- Ö. Seyfettin
kabarmak
Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
kabarmak
Kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
kabarmak
Şişmek, genişlemek
kabarma
المفضلات